ÖZDEMİR; “GEÇMİŞİMİZ BAŞARI HİKAYELERİ İLE DOLU ”

Haberler

GAÜ'DEN

ÖZDEMİR; “GEÇMİŞİMİZ BAŞARI HİKAYELERİ İLE DOLU ”


Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) İletişim Fakültesi Basın Yayın Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Muharrem Özdemir dünya olarak geçirdiğimiz bu süreçte, toplumumuzun zor zamanlarda neleri başarabildiğini hatırlatmak adına, Kıbrıs Türk Toplumuna başarılı hizmerler sunanların hayat hikayelerini aktarmaya başladı. Her hafta ayrı bir başarı hikayesini konu alacak olan yazı dizisinde bu hafta  İsmail Bozkurt’u kaleme aldı. İşte o yazının detayları…

Yaşadığımız süreç ve içinde bulunduğumuz ekonomik darboğaz nedeniyle toplum olarak kötü bir dönemin içerisinden geçiyoruz. Gerek sosyal medya gerekse geleneksel medya araçlarının her biri adeta her baktığımızda felaket tellallığı yapıyor. “Yandık, bittik dükendik” söylemleri sıklıkla üretilip servis ediliyor. Çıkış yolları aramak adına fikir sunanlar ya ötekileştiriliyor     ya da dalga geçilerek toplumun hafızasındaki yerini alamadan kendi köşesine çekilmek zorunda kalıyorlar. Sistemin çarkını kendi emelleri doğrultusunda döndürenler ve suyun akış yönünü kendi menfaatine doğru çevirenler kurdukları ekiplerle içinde bulunduğumuz düzenin değişmemesi için direnmeye, “bizden bir şey olmaz” söylemlerini üretmeye ve ürettirmeye devam ediyorlar. Bunu yaparken de ideolojik duruşlarının gölgesine gizlenerek bireysel yozlaşmanın derinliklerinde kayboluyorlar. Toplumumuzu karamsarlığa sürüklemekten başka bir  şey yapmıyorlar. Ne çekti bu millet “Milliyetçi” görünüp te MİLLİ YİYİCİ olanlardan ve “Solcu” görünüp te HALKI SOYANLAR’dan… 

Oysa toplumun hafızasını yokladığımızda bir çok değerli bireyin başarı hikayesini ve topluma hizmetlerini barındırıyoruz derinliklerimizde... Genciyle-yaşlısıyla her birey kendi imkanlarıyla başarı hikayesi yazdı ve yazmaya devam ediyor aslında. Toplum olarak bolca başarı hikayesi yazmak istiyorsak, toplumumuzda başarılı olan insanlarımızın o mertebeye ulaşana kadar nasıl bir yoldan geçtiğini, nelerden feragat ettiğini bilmek zorundayız. İşte “Bizden bir şey olmaz, bittik, tükendik” diyenlere en güzel cevap, zor şarlar altında başarı hikayesi yazan bir büyüğümüz, İsmail Bozkurt’un bir ömre sığdırdıkları…

24 Şubat 1940 tarihinde Güney Kıbrıs’ın Larnaka İlçesine bağlı Boğaziçi/Aytotoro Köyünde dünyaya gelen Bozkurt, Gazimağusa Namık Kemal Lisesine giderken Türk Mukavemet Teşkilatına (TMT) katıldı. Ankara Ünivesitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden 1962 yılında mezun oldu. Ardından Türk Cemaat Meclisinde “Belediyeler Müfettişliği” görevine getirildi. 21 Aralık 1963 tarihinde “Akritas Planı” çerçevesinde Türklerin yok edilmesini içeren Rum saldırıları başlayınca TMT saflarında silahlı direnişe katıldı. 1964-1967 yılları arasında Geçitkale-Boğaziçi Bölgesini oluşturan köylerin “Mücahit Komutanı” olarak görev yaptı. Mevzide yaşam mücadelesi devam ederken “Mücahit” isimli haftalık gazete yayımladı. Milletvekilliği, Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı, Kurucu Meclis Üyeliği ,Toplumcu Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı, Turizm ve Kültür Bakanlığı gibi bir çok sisyasi görevleri üslenen Bozkurt 1990 yılında gerçekleşen Cumurbaşkanlığı seçimlerine adaylığının ardından aktif siyasi yaşamdan çekildi. Kıbrıs Türk edebiyatına çok önemli katkılar yapmak adına 

 

 

çalışmalarını hızlandırdı. 30 Edebiyat sempozyumunun yapılmasında enkin olarak yer aldı. Doğu Akdeniz Ünivesitesi bünyesinde bululan Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Başkanlığını yaptı. Kıbrıs, Balkanlar, Avrasya  Türk Edebiyatı Vakfı (KIBATEK) başkanlığını yürütmeye devam eden Bozkurt “Turnalar” isimli Türk dili, edebiyat ve çeviri dergisinin genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Kıbrıs Türk Edebiyatına en büyük kazanımı sağlayacak olan 5 ciltlik Kıbrıs Türk Edebiyatı Tarihinin yazılmasına öncülük yaptı. Prof.Dr. Oğuz Karakartalla birlikte yayıma hazırladı. “Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi” tarafından “2014 Yılı Türk Dünyası Edebiyat Adamı” olarak seçilen Bozkurt sayısız ödüle layık görülmenin yanında, faklı dillere çevirilmiş bir çok kitabın yazarlığınıda yaptı. 

Yaptığı çalışmaların hepsini burada belirtememe rağmen ona; “Bir ömre bu kadar çalışmayı ve eseri nasıl sığdırdınız?” sorusunu sorduğumda aldığım cevapsa çok mütevazı, samimi ve içten… Gülerek; “Estağfurullah ne yaptım ki? Sadece topluma faydalı olacak kalıcı bir şeyler yapmak için çabaladım. Bıkmadan, usanmadan, olumsuz söylemlerden etkilenmeden, işime odanlanarak, her girdiğim işi ölümüne yaptım. Siyasete de, Mücahitliğe de, kitap çalışmalarıma da ölümüne girdim. Bir şey bittiği anda yeni bir şeye çok hızlı başladım. Sürekli bir şeyler yapma hissi var içimde. Daha yapılacak çok iş var” diyor… Ne bir “Tükenmişlik” var cümlelerinde, ne de “Nemelazımcılık”. Mücadele kokuyor, umut kokuyor kurduğu her cümle. Toplum için diyor, insanlığa kalıcı eserler bırakmak için diyor. Kısacası BENİM değil BİZİM için diyor. Başarısının sırrını bu kelimeyle özetliyor.

Onunla tanışmadıysanız, görüşme imkanınız olmadıysa mutlaka en kısa zamanda bir araya gelip bir kahve içmenizi tavsiye ederim. Satırlara sığmayacak kadar başarı hikayelerine sahip. Bir o kadarda mütavazı ve yardımsever yönü var. Hiç bir eğitimin size sunamayacağı yaşanmışlıkları dinleyecek ve hiçbir diplomayla sahip olamayacağınız kadar bilgi birikimi elde edeceksiniz…

Ne güzel söylemiş Prof.Dr. Doğan Cüceloğlu; Başkasının senden beklediğini değil, sen elinden gelenin en iyisini yap. Yaparken de şevkle yap. Kısmetse olur... Yaşamın içinde kalıcı eserle bırakmak ve topluma faydalı olmak adına elimizden gelenin en iyisini yapmak için çabalamak gerekiyor…

Yeni bir başarı hikayesinde buluşuncaya kadar, umudunuzu yitirmeden, sağlıcakla kalın…