Haberler
GAÜ'DEN
CANİKLİOĞLU; “ŞİDDET KÜLTÜRÜNÜN KÖKENLERİNİ YOK ETMELİYİZ”
Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Dikmen Caniklioğlu, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü hakkında açıklamalarda bulundu.
Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Dikmen Caniklioğlu; “Ailede, işyerinde, toplumsal yaşamda bir eş, bir anne, bir evlat, bir birey, bir yurttaş, bir meslek sahibi ve hepsinden üstün ve kapsayıcı bir sıfatla “bir insan olarak” kadın olmakla ilgili sorular, sorunlar yine önümüzde. Kadın, insandır. İnsan, tarihsel yolculuğunda; kültürlerin ve uygarlıkların taşıyıcısı, aklı, azmi ve yetenekleriyle doğanın egemeni olmuş üstün bir varlıktır. Bu varlık iki cinsten oluşur; kadın ve erkek. Geleneklerin ve kültürlerin kendilerine uygun gördüğü roller içinde ve bu rollerde sergiledikleri başarılar ölçüsünde ayrışmışlar. Bir kısım insana erkek; bir kısım insana kadın denmiştir” ifadelerini kullandı.
Caniklioğlu; insanlığın doğuşu ile birlikte ortaya çıkan bu büyük ayrışmanın, insanı insan olarak tanımamız ve kavramamızı güçleştirdiğini vurgulayarak; “Kadın cinsi”, kadın kimliği içinde, “erkek cinsi”, erkek kimliği içinde kendini tanımlamak, farklılığını gücü olarak yansıtmak ve yeri geldiğinde farklılığından istifade etmek yoluna sapmıştır. Bu bilinç bölünmesi sürecinde insan, kadın ve erkek olarak ayrışmış ama ne hikmetse; “kadın hakları” bir sorun olmuştur da, erkek hakları diye bir kavram ve ona bağlanan sorunlar hiç gündeme getirilmemiştir. Çünkü egemen kültürler, kadınları, tıpkı çocuklar, tıpkı hayvanlar, tıpkı yaşlılar gibi özel olarak korunmaya muhtaç canlılar sınıfına yerleştirmiş ve kadın “kadın hakları” diye bağırırken, kadın olarak toplumda var olmanın savaşını verirken, bu tuzağa düştüğünü fark etmemiştir ”dedi.
Kadın haklarının olmadığını insan haklarının var olduğunu belirten Prof. Dr. Meltem Dikmen Caniklioğlu; “Kadın hakları ihlali yoktur, insan hakları ihlali vardır. Kadın ve erkekler, insan olmak sıfatıyla insanların sahip olması gereken tüm hakların sahibidirler. Tarih boyunca bu hakların mücadelesini sadece erkekler vermedi” ifadelerini kullandı.
“ŞİDDET KÜLTÜRÜNÜN KÖKENLERİNİ YOK ETMELİYİZ”
Prof. Dr. Meltem Dikmen Caniklioğlu; “Ceza evlerinde kadın öldürmüş erkekler kadar ve belki onlardan daha fazla kadın öldürmüş kadınlar, erkek öldürmüş kadınlar ve erkek öldürmüş erkekler yatıyor. Medyanın her gün yaşanan ve her biri ağır dahi olsa adi suç niteliğinde olan şiddet eylemleri içinden erkekten kadına yönelmiş olanları seçip, buradan bir “kahrolsun kadına karşı şiddet” sloganı üretmekle ve o slogan arkasında toplanmakla kadına şiddeti önlemek mümkün değildir. Şiddet kültürünün köklerini yok etmediğimiz sürece bu sorunun üstesinden gelmenin mümkün olmayacağını belirtmek isterim”dedi.
Caniklioğlu; “Televizyonlarda oynatılan diziler, filmler, internet ortamında oynanan oyunlar, sokak yaşamında eğlenerek seyircisi olunan kavgaların arkadaşlarımıza, eşlerimize, anne ve babalarımıza, evlatlarımıza, hatta sinir anında iş arkadaşlarımıza, tanımadığımız yabancılara kızdığımızda şiddet uygulamak konusunda eğitiyor insanları eğittiğini vurgulayarak;“ Bu tür işler şiddete meyilli olmak için tecrübe kazandırıyor. Geleneklerimiz kadını bir adım arkaya iteliyor. Kadınların okutulmaması, erken evliliğe zorlanması, çalışma seyahat etme konusunda getirilen yasaklar vs. evet hepsi insan denilen varlığın kadın cinsini daha çok vuran, mağdur eden uygulamalardır. Ama sorumlusu kadının zayıf, aciz, dövülebilir, kıt akıllı, duygularına esir zavallı bir varlık olduğuna dair dinsel inançlar ve onlar kadar rasyonaliteden uzak ilkel toplum değerleridir. O zaman mücadele, kadın kimliği ile tanınmak ve kabul görmek için değil, kadını toplumun alt katmanlarına indiren inançlara, kültürlere, geleneklere, o inanç ve geleneğinden beslenen siyasal güce karşı verilen bir insan olma mücadelesi olmalıdır” şeklinde belirtti.